Yeni Teknolojiler ve Örgütler
(Özgüler, V. (2021). Yeni Teknolojiler ve Örgütler, (Ed. Zencirkıran, M.), Örgüt Sosyolojisi, 4. Baskı, 343-373, Dora Yayınevi: Bursa çalışmasından özetlenerek aktarılmıştır)
Giriş
Milyonlarca yıl öncesinde insanın doğayla mücadelesi ve hayatta kalabilmesi için temel faktör olan teknoloji, günümüzde de insanın refah düzeyini artıran özellikleriyle birlikte önemini korumaktadır. Teknoloji ile ilgili tartışmalar her zaman iyi ile kötü, olumlu ile olumsuz, istihdam yaratan ya da yaratmayan, çevreye zarar veren ya da koruyan gibi ikili bir yapı içerisinde tartışılmaktadır. Hangi yönüyle tartışılırsa tartışılsın, tartışmalar teknolojik gelişmenin büyüme ve kalkınmada rol oynayan temel güçlerden biri olduğu gerçeğini değiştirmemektedir.
Dünya tarihinde teknolojik gelişmeler ile şekillenen çeşitli aşamalardan söz edilmektedir. Bu aşamalar teknolojik gelişmelerin sosyo ekonomik açıdan ele alınmasıdır. Bu yönüyle;
– tarımsal üretimin hâkim olduğu tarım toplumu,
– sanayi üretimi ile şekillenen sanayi toplumu
– bilgi üzerindeki kontrolün ön planda olduğu bilgi toplumu
biçiminde bir sınıflandırma yapmak söz konusudur.
Bilişim iletişim teknolojileri (BİT)[1], tamamen yeni bir çağı, “sanayi ötesi” toplumu başlatmıştır. Günümüzde, bilişim iletişim teknolojilerinin ekonominin birincil, ikincil ve üçüncül sektörlerinde (diğer bir ifade ile tarım, sanayi ve hizmetlerde) büyük etkiler yarattığı kabul edilmektedir.
1. Teknolojik Devrimlerin Tarihsel Arka Planı
Teknolojik gelişme, toplumsal ve ekonomik değişmenin başlıca nedenlerinden birisidir. Hızlı teknolojik gelişme, toplumun ekonomik ve sosyal yapısının da hızla değişmesine neden olmuştur. Teknolojik değişme, aynı zamanda iktisadi kalkınmanın da temel kaynaklarından biridir ve bu açıdan gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler ekonomik verimliliklerini yükseltmek, hızlı bir büyüme gerçekleştirebilmek için teknoloji üretmeye büyük önem vermektedirler. Az gelişmiş ülkeler ise kalkınmaları için gerekli olan teknolojiyi kendileri üretemedikleri için sanayileşmiş ülkelerden ithal etmek durumunda kalmaktadırlar.
1.1. Endüstriyel Dönüşüm
Endüstriyel dönüşüm kavramı, tarım toplumundan sanayi toplumuna geçişi sağlayan Sanayi Devriminin yarattığı süreci ifade etmek için kullanılmıştır. Burada baskın olan faktör fabrika üretimidir. Bu üretim biçiminde makinelerin kullanımı, üretim süreci ve işgücü üzerindeki etkileri Taylorizm ve Fordizm kavramları çerçevesinde incelenmektedir. 18. yüzyılda Sanayi Devrimini başlatan iş makinesinin keşfi, iş sürecinde ve iş bölümünde köklü değişmeleri zorunlu kılmıştır. 19. yüzyılın ikinci yarısının başlarında buhar gücüne dayalı makinelerle yapılan üretim; 19. yüzyıl son çeyreğinden sonra elektrik ve içten patlamalı motorlarla yapılan üretim; 20. yüzyıl ikinci yarısından itibaren elektronik ve nükleer güçlerle çalışan makinelerle yapılan üretim bu değişimleri hızlandırmıştır. Sanayi Devrimi ile üretimde insan gücünün sınırlılıkları aşılmış ve makineler yardımıyla üretim artışı sağlanmıştır. İşin yeniden örgütlenerek fabrikalara taşınmış olması, sanayinin kurulması ile kitle üretimine geçilmesi sermaye yoğunluğunun önemli bir faktör olarak üretim sürecindeki ağırlığını artırmıştır.
1.2. Enformasyonel Dönüşüm
1970’lerin sonlarına gelindiğinde hem fordizmin kendi içsel çelişkileri, hem de yaşanan krizler yeni bir üretim sürecinin doğmasını zorunlu kılmıştır. Küçülen pazarlar ve değişen talep karşısında yeni bir üretim sisteminin ortaya çıkışı kaçınılmaz olmuştur. Ortaya çıkan yeni üretim sistemi hem fordizmin içsel çelişkilerinden doğan tıkanıklığı aşan hem de dünyada oluşan yeni işbölümü ile şekillenen bir yapıda gerçekleşmiştir. Yeni bir üretim sisteminin şekillenmesinde ise yeni teknolojilerin büyük rolü bulunmaktadır.
Sanayi Devrimi, getirdiği değişim ve dönüşümlerle insanlık tarihinde önemli bir yere sahipti. Günümüzde de benzer bir değişim ve dönüşüm süreci yaşanmaktadır. Ancak yaşanan teknolojik gelişmeler nedeniyle, bilgi toplumu olarak da adlandırılabilecek bu süreç, sanayi toplumuna geçiş sürecinden çok daha hızlı bir şekilde gerçekleşmektedir. Bu dönüşümün hızlı bir şekilde gerçekleşmesinde yeni teknolojilere uyum esnekliğinin yüksek olması etkilidir.
Üretim faktörlerinde, beceriler üzerinde, öğrenme, yenilikler ve örgütlenme üzerinde önemli etkileri olan bilginin artan rolüyle şekillenen bilgi ekonomisinin özelliklerini şu şekilde sıralamak mümkündür;
- Bilginin sınıflandırılmasının görülmemiş ölçüde artması ile birlikte hem sayısallaşma hem de ağ yapılarının gelişmesi, bilginin iktisadi mal olma sürecini hızlandırmaktadır.
- Bilginin sınıflandırılması ile bilgi stoku dengesi değişmekte, örtük (zımni) bilginin depolanması da göreli olarak artmaktadır.
- Bilginin sınıflandırmasıyla, üretiminin yapısı ve organizasyonu dönüştürülmektedir. Örneğin; geleneksel ekonomide bir malın üretiminden son kullanıcısına ulaşmasına kadar pek çok aracının devreye girmesi söz konusu iken günümüzde e-ticaret uygulamaları neredeyse bütün aracıları ortadan kaldırmakta ve ürün doğrudan doğruya üreticiden tüketiciye ulaşmaktadır. Bu konuda en bilinen örnek kitaptır. Bir yazar isterse yazdığı bir kitabı hiçbir aracıya, yayıncı ve dağıtıcıya gerek duymaksızın internet yardımıyla okuyuculara sunabilmektedir.
- BİT ile bilgi yayılması artmaktadır. Yenilik sistemi de bu gelişmeyi hızlandırmaktadır. Bilginin yayılma hızı, ilgili zaman dilimindeki en hızlı iletişim teknolojisi ile ölçülmektedir..
- Eğitim, yaparak öğrenme, kullanarak öğrenme önemli olmaktadır. Yeni teknoloji ürünleri, özellikle bilginin üretilmesi, saklanması ve depolanmasında yoğun olarak kullanılan bilişim teknolojileri, temel kullanım mantığı kavrandığında yenilikleri takip etmenin de görece kolay olduğu teknolojilerdir. Bilgisayar kullanımının temel mantığı kavrandığında yeni programlara geçmek kullanıcı açısından kolay olmaktadır.
- Öğrenen organizasyonlar giderek ağ (network) yapılarına daha uyumlu hale gelmektedir. Günümüzde ağ yapıları, tüm organizasyonlar için bilginin paylaşılması ile değer yaratılması zincirini beslediğinden önemlidir. En genel tanımı ile “ağ etkisi” bir ağa dâhil olan kullanıcının paylaştığı bilginin karesi ile ölçülen bir değer yaratmasıdır. Çünkü telefon iletişiminin tek yönlülüğünün aksine ağ yapısı içinde paylaşılan bilgi aynı anda ağdaki tüm katılımcılar tarafından kullanılır hale gelmektedir. (n sayıda kullanıcının olduğu bir ağ yapısında yaratılan bilgi n2 ile ölçülmektedir)
- Katılım, yaratıcılık, problem çözme, değişime açık olma önemli özellikler olarak ön plana çıkmaktadır. Ağ yapıların artan önemi ve bilgi ekonomisi gelişmeleri bir arada düşünüldüğünde yaşanan hızlı gelişmelere uyum sağlayabilmek ve bu koşullar altında üretim yapabilmek, rekabet edebilmek, iş bulabilmek, toplumsal yaşamdan dışlanmadan yaşayabilmek, kısacası bilgi toplumu gereklerini yerine getirebilmek ancak katılımcı, yaratıcı ve değişimlere açık olmak ile mümkün olabilmektedir.
2. Yeni Teknolojilerin Örgütsel Etkileri
Bilişim iletişim teknolojilerinin yarattığı dönüşüm hayatın her alanını olduğu gibi örgütleri de derinden etkilemektedir. Bir yandan yeni teknolojilerin toplumsal hayatta ortaya çıkardığı değişimler örgütleri dolaylı olarak etkilerken, diğer yandan da yeni teknolojiler iş süreçleri üzerinde önemli değişimler gerçekleştirerek örgütleri doğrudan etkilemektedir.
2.1. Çalışma Koşullarında Yaşanan Değişimler
Yeni teknolojilerin çalışma koşulları üzerindeki etkileri konusunda akla gelen en önemli değişim esnek çalışma biçimleridir.
2.1.1. Esnek Çalışma Biçimleri
Günümüzde özellikle BİT’e dayalı olarak yaşanan gelişmeler sanayi üretiminin doğasını da köklü bir dönüşüme uğratmıştır.
Yeni teknolojiler ile birlikte esnek çalışma biçimleri ortaya çıkmıştır. Esnek çalışmada iş kavramı, farklı zaman ve mekân seçeneklerini içinde barındıran çok farklı çalışma biçimlerini içerecek şekilde değişmektedir. En bilinen esnek çalışma biçimleri:
2.2. Yönetim Anlayışında Yaşanan Değişimler
Yeni teknolojiler örgütlerde yönetim anlayışında önemli değişimler ortaya çıkarmaktadır. Bilgi iletişim teknolojilerinin yoğun olarak kullanılmaya başlandığı 1980’li yıllarda örgütlerde otomasyonun öne çıktığı ve özellikle vasıfsız işçilerin yaptığı birçok işin bilgisayar teknolojileri tarafından yapıldığı görülmektedir. Bu durum, örgütlerde işgücünün niteliğini değiştirmiş, vasıfsız, yarı vasıflı çalışanlar arasında işsizlik artarken, çalıştığı işte uzman, eğitimli ve yaratıcı çalışan profili örgütlerde yaygınlık kazanmıştır. Yeni çalışan profiline yönetimin yaklaşımında ise köklü dönüşümler olmuş, insan unsuru örgütün en önemli rekabet gücü haline gelmiş ve “İnsan kaynakları yönetimi” uygulamaları örgütlerde önem ve yaygınlık kazanmıştır. Yeni teknolojilerle birlikte örgütlerde katılımcı yönetim anlayışları ön plana çıkmıştır.
2.3. İşgücü Profilinde Yaşanan Değişimler
Bilişim iletişim teknolojilerinde yaşanan hızlı gelişmeler çalışanların sahip olması gereken beceriler üzerinde de değişikliklere neden olmaktadır. Nasıl ki fabrika sistemine geçişte bu sistem içinde uygun ve uyumlu bir çalışan kitlesinin yetiştirilmesi gerekli olduysa, günümüzde de yaratıcılık ve yenilikçilik yönü gelişmiş, işgücü piyasası bilgisine hâkim çalışanlar, bilgi işçileri, önemli olmaktadır.
2.4. Yeni Örgüt Yapılarının Ortaya Çıkması
Bilgi toplumunda yeni teknolojilerin sağladığı altyapının da etkisiyle geçmiştekinden tamamen farklı yeni örgüt yapıları ortaya çıkmaktadır. Sanal örgütler olarak adlandırılan, fiziki mekândan bağımsız tamamen internet üzerinde faaliyet gösteren yeni bir örgüt yapısı günümüz dünyasında örgütler alanında yaşanan önemli değişimlerdendir. Bunun yanında fiziki mekânda faaliyette bulunan örgütler, fiziki mekân yanında faaliyetlerini internet üzerinde de gerçekleştirerek bu yeni değişime ayak uydurmaktadır.
2.5. Örgüt İçi Sürekli Eğitim Uygulamalarının Önem Kazanması
Günümüzde dünya ekonomisinde yaşanan değişimlere uyum sağlayabilme konusunda anahtar faktör, eğitim politikaları olmaktadır. Bu politikalar, değişik gelişme aşamalarında farklılaşmaktadırlar. Bu alandaki etkin politikalar olarak geleneksel araçlar, kamu eğitim yatırımları, insan gücü planlaması öne çıkmaktadır.
2.6. Sendikaların Gücü ve Faaliyetlerinde Yaşanan Değişimler
Yeni teknolojiler sanayi ve bilgi toplumu süreçlerinde sendikaların gücünün şekillenmesinde birbirine zıt iki farklı etkide bulunmuştur. Sanayi toplumunda yeni teknolojilerin üretimde kullanılması, montaj hattını ve kitle üretimini ortaya çıkarmış yaşanan gelişmelere paralel olarak sendikalar da sanayi toplumunda fabrikalarda güç kazanmışlardır. Sanayi toplumunda çalışanların ekonomik ve sosyal haklarının gelişiminde sendikaların önemli rolü bulunmaktadır. Bilgi toplumu sürecinde öne çıkan bilişim ve iletişim teknolojileri ise sanayi toplumundakinin tam tersi bir etki yapmış, hem vasıfsız işçilerin işlerini kaybetmesi hem de fabrikaların krize girmesine neden olup küçük ve orta boy işletmelerin çalışma hayatında öne çıkışını hızlandırarak sendikaların güçlerini kaybetmelerine doğrudan etkide bulunmuştur.
3. Yeni Teknoloji Tartışmaları: Fırsat mı Sunuyor, Eşitsizlik
mi Yaratıyor?
Yeni teknolojiler konusunda yapılan tartışmalarda bilişim iletişim teknolojileri sayesinde bilginin/ enformasyonun yer ve zaman sınırlaması olmaksızın dağıtılması, düşük maliyetli ve gerçek zamanlı bilgi akışı, kişiye özel bilgi akışının söz konusu olması olumlu yönler olarak karşımıza çıkarken, “sayısal bölünme”[2] en önemli olumsuz yön olarak ortaya çıkmaktadır.
Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde bilimsel bilgi kapasiteleri arasındaki farklılıklar “Sayısal Bölünme” (Digital Divide) olarak adlandırılmaktadır. Sanayi Devrimini yakalayabilmiş olan ülkeler ya da bu süreci kaçırmış olan ülkeler arasındaki gelişmiş-azgelişmiş ayrımı, sayısal devrimi yakalayıp yakalayamama konusunda da önemli bir boyut olarak karşımıza çıkmaktadır
Bilişim iletişim teknolojileri politikaları sadece yasal düzenlemeler ve fiziksel altyapıdan ibaret değildir. Ekonomik durum da son derece önemli ve belirleyicidir. Bilgisayar ve internet kullanımı ve sahipliği ile ilgili olarak özellikle internet kullanımı açısından bakıldığında farklılıklar gözlenmektedir.
Bilişim iletişim teknolojilerindeki gelişmeler, ekonomik ve sosyal hayatta önemli değişiklikler yaratmaktadır. Küreselleşme ve “enformas-yonel kapitalizmin” gelişim sürecinde işgücünde yaşanan enformalleşme, artan yoksulluk ve sosyal dışlanma açısından bakıldığında, bu gelişmelerden toplumda en çok zarar gören kesimin kadınlar (ve çocuklar) olduğu görülmektedir. Dünyanın büyük bir kısmı açısından değerlendirildiğinde ise ortaya çıkan önemli değişiklerin artan eşitsizlikler yarattığı görülmektedir.
Toprağı, emeği, sermayeyi birer mal haline dönüştürmüş olan kapitalist sistem günümüzde bilgiyi de bir mal haline dönüştürmüştür. Günümüzde iletişim hızının artması, sermayenin serbest hareketi, yüksek teknoloji içeren ürünlerin üretiminde çok uluslu şirketlerin hâkimiyeti gibi konular BİT devrimi ile bir arada ortaya çıkmaktadır. Bilgi Toplumu sürecinde çok sayıda imalat mesleği ortadan kalkmış yerine daha çok zekâ, bilgi ve etkin bilişim kullanımı gerektiren meslekler ortaya çıkmıştır.[3]
Yeni ekonomiye katılmak, e-iş, e-ticaret uygulamalarını başarılı bir şekilde yürütebilmek için ilgili teknolojilerin varlığı tek başına yeterli değildir. Bunları kullanabilecek nitelikteki bireylerin olması gerekliliği bizi sayısal okur-yazarlık (bilgisayar okur-yazarlığı) kavramına götürmektedir. Sayısal okur-yazarlığın varlığından kaynaklanan sayısal bölünme kavramının önemli nedenlerinden biri ilgili teknolojilerin var olmayışı olmakla birlikte, bu bölünmeyi derinleştiren unsur da elde edilen teknolojinin yeterince kullanılamaması olmaktadır. Teknolojinin etkin kullanılamaması bölünmeyi derinleştirmektedir. Bilişim okur-yazarlığı ekonomik olarak iyi durumda olmak kadar önemlidir. Ekonomiler giderek bilgi ekonomisine dönüşürken küresel rekabet edebilmek için bilginin ve bilgi okur-yazarlığının önemi giderek daha da artmaktadır.
Sonuç
Bilişim iletişim teknolojileri ve özellikle bu teknolojilerin günümüzdeki en somut görünümü olan internet, toplumu, örgütleri ve ticareti yeniden şekillendirmektedir. Günümüze dek hiçbir endüstri bu denli büyümemiş ve bu kadar kısa sürede böyle bir zenginlik yaratmamıştır.
Ülkelerin sosyal ve ekonomik statülerinin yeniden belirlendiği bu ortamda hem beceriler hem de kaynaklar bakımından geri kalmış ülkeler için “4. dünya ülkeleri” terimi kullanılmaya başlanmıştır. İnternet kullanımının hızla yayılmasına rağmen henüz evrensel olduğu söylenemez. BİT ve internet erişimi ile ilgili olarak, sahip olanlar ile olmayanlar, kullanıcı olanlar ile olmayanlar gibi önemli bir kutuplaşmadan söz edilmektedir. Bu kutuplaşma sayısal bölünme kavramı çerçevesinde tartışılmaktadır.
Bilişim iletişim teknolojileri dünyadaki sosyal ve kültürel mesafeleri azaltan, politik katılım, demokratik yönetim, birimler arasında hızlı ve etkin bağlantının kurulması ile katılımcı yönetim için fırsatlar sunarken; örgütler açısından da son derece köklü dönüşümlere yol açmaktadır.
Ülkeler, örgütler ve bireyler açısından bilişim iletişim teknolojilerine sahip olabilmek ve etkin kullanabilmek giderek büyük önem kazanmaktadır. Sadece ilgili teknolojilere sahip olmak değil bu teknolojileri üretebilmek, üretim sürecini bu teknolojiler ekseninde yeniden yapılandırarak verimliliği yükseltmek ve bu yolla rekabet üstünlük sağlayabilmek temel amaç haline gelmelidir.
Teknoloji modern toplumun dayanak noktasıdır. Genel olarak teknoloji, özel olarak da bilgisayar kullanımı yaşamın çeşitli boyutlarını etkilemektedir. Çalışma yaşamında da teknoloji önemli rol oynamaktadır. Yaratılan yeni işlerin büyük bölümü teknoloji içerikli olmaktadır. 1980’lerden itibaren hızla gelişmeye başlayan bilişim ve iletişim teknolojileri, küreselleşme eğilimlerini de hızlandırarak ekonomilerin dönüşümünü yaratan temel faktör olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bilgiye dayalı ekonomi beşeri sermaye yatırımlarının, yenilikçilik ve yaratıcılığın en üst düzeyde kullanımı ile gerek kişisel düzeyde gerekse firma ve ülke düzeyinde gelişmenin anahtarı durumundadır. Gerekli teknik altyapı ve insan gücü altyapısının kurulması ile olumlu sonuçlar ortaya çıkabilmesi özellikle azgelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler açısından gerçekleştirilmesi zor ve masraflı olan süreçlerdir. Bu gelişmeler sermaye birikimi gerektirmektedir ve azgelişmiş ülkeler bakımından sermaye çekebilmek kolay olmamaktadır. Gelişmiş batı ülkeleri bilişim iletişim teknolojilerini; eğitim, ekonomik ve sosyal faaliyetlerinde ve demokratik süreçlerinde başarılı bir biçimde kullanabilmektedirler. Bu durum gelişmiş ülkelerle, diğer ülkeler arasındaki eşitsizliği daha da artırmaktadır.
KAYNAKLAR
(Metinden çıkarılan kısımların referansları kaynakçada korunmuştur).
Bozkurt, V. (2000). Enformasyon Toplumu ve Türkiye, Sistem Yayıncılık: İstanbul.
Erdut, T. (1999). Esneklik ve İş Süresi, Mercek, 15, 102-112.
Freeman, Chris- Soete, Luc. (2003). Yenilik İktisadı, (Çev. Ergun Türkcan), Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu: Ankara.
Friedberg, L. (2003). The Impact of Technological Change on Older Workers: Evidence From Data on Computer Use, Industrial and Labor Relations Review, 56 (3), 511-529.
Gündoğan N. (2002). İnternet ve Sendikal Hareket, Amme İdaresi Dergisi, 35 (4).
Ingro, E. M. ve Schmidth, B. (1999). Does Culture Create New Jobs in the Information Society. Strategic Issues and New Professional Profiles, Librarian Carreer Development, 7 (12),
Işığıcok, Ö. (2002). Çalışmamızın Yeni Geleceği: Hızla Artan Altın Yakalı Bilgi İşçisi Talebi ve Sonuçları, Çalışma Yaşamında Dönüşümler, (Der. Keser, A.) Ezgi Kitabevi: Bursa.
ITU (2011). ITU (International Telecommunication Union), http://www.itu.int/ITU-D/ict/statistics/material/pdf, (Erişim Tarihi: 08.08.2012).
Koray, Meryem (1994). Değişen Koşullarda Sendikacılık, Tüses: İstanbul.
Tokol, A. (2002). Yeni Teknolojiler ve Değişen Endüstri İlişkileri, İş-Güç; Endüstri İlişkileri ve İnsan Kaynakları Dergisi, 2 (1), http://www.isguc.org/tokol1.htm, (Erişim Tarihi: 23.06.2003).
http://www.internetstats.com/internet-users, (Erişim Tarihi: 21.04.2015).
http://www.itu.int/en/ITU-D/Statistics/Pages/intlcoop/mdg/default.aspx (Erişim Tarihi: 21.04.2015).
[1] BİT sektörü; yazılım, hizmetler, donanım ve ekipmanlar olarak ele alınmaktadır. BİT ürünleri ile ilgili hizmetler olarak ise; makine ve ekipman toptan satışı ve tedariki, bilgisayar, işyeri makine ve bilgi işlem ekipmanı kiralanması, telekomünikasyon, bilgisayar ile ilgili hizmetler, veri giriş tarzı gibi işlemler sıralanabilir.
[2] Yüksek gelirli ülkelerdeki internet kullanımındaki hızlı artış, gelişmekte olan ülkeler ile arada oluşan “sayısal bölünme” (digital divide) kavramını gündeme getirmektedir. İnternet erişimi ya da etkin kullanımından yoksunluk olarak tanımlanabilecek olan bu kavram gelişmekte olan ülkelerle aradaki gelir uçurumundan kaynaklanmaktadır.
[3] Bu işler şöyle sıralanabilir: İş Geliştirme, Çağrı Merkezi Yöneticisi, Mobil Ticaret Proje Uzmanı, Dağıtım Kanalları Geliştirme Müdürü, Çözüm Mimarları, Veri Tabanı Uzmanları, Teknik Mimarlar, İş Mimarı, Scanner Data Uzmanı, İnternet Strateji Uzmanı, Web Tasarımcısı, Medikal Enformatik Uzmanı, Mikro Elektrik Mühendisliği, Bio-Teknoloji Uzmanı, Entegrasyon Projeleri Yöneticiliği, E-Ticaret Uzmanı, E-İş Projesi Uzmanı, Varlık Yönetimi Vadeli Piyasalar Uzmanı, Risk Sermayesi Uzmanlığı, İçerik Yönetimi, Network Uzmanları, CRM Uzmanları (Müşteri ilişki yönetimi), ERP(CRM benzeri ancak müşteri ile doğrudan ilgili olmayan alanlarda).


